Eski adlandırmaları PARANOYA veya PARANOİD DURUM olan bu hastalık günümüzde SANRILI BOZUKLUK olarak adlandırılmaktadır. Eski zamanlardan beri bilinen bu hastalık hastaların olayları gerçekçi olmayan
değişik bir uslamlama kullanmalarından dolayı paranoya (para=değişik, noia=düşünme) olarak adlandırılmıştır. Gerçekten ilginç olan bu ruhsal hastalık psikiyatrik sınıflandırmada psikozlar grubunda yer almaktadır. Yani hastanın gerçeği değerlendirme yetisini ileri derecede bozmaktadır. Oldukça seyrek görülen paranoid bozukluk ciddi ve kronik gidiş göstermektedir. Genelde hastaların gerçek olmayan düşünceleri vardır (sanrı) ve bu hastanın hayatını ileri derecede olumsuz etkilemektedir. Bunun dışında hastada neredeyse psikiyatrik bulgu yok denecek kadar azdır. Hastanın tüm yaşamı sanrısına göre ayarlanır. Bu sanrılar çok çeşitli olabilir ve hastanın bir sanrısı vardır. Örneğin kişinin hakkı yenmiştir ve bundan dolayı kişi devamlı mahkemelerde hakkını arar veya hep dava açmakla uğraşır. Ya da kötülük görme (perseküsyon) sanrılarından dolayı birileri tarafından izlendiğini, tuzaklar kurulduğunu, zarar verileceğini düşünür ve hayatı buna göre biçimlenir. Kıskançlık sanrılarıyla eşinin kendisini aldattığını, gizli bir takım ilişkileri olduğunu düşünebilir.
Bu hastalığın en önemli özelliği yukarıda örnek verilen durumları düşünürsek, hastaya mantıklı ve geçerli kanıtlar gösterilse bile hasta sabit ve gerçek dışı düşünceleri olduğuna ikna edilemez. Hatta çoğu kez ikna etme girişimleri ters teperek hastanın size kızgınlık ve düşmanlık duyguları geliştirmesine neden olur. Paranoid hastalar tehlikeli hasta grubu olarak kabul edilebilir. Eğer siz kendinizi bir an hastanın yerine koyarsanız ne kadar rahatsızlık verici tehdit edici bir dış dünyaya karşı, ne kadar gergin bir iç dünyanız olabileceğini farkedebilirsiniz. Bu nedenle bu hasta grubu ani ve ciddi saldırılarda bulunabilir.
Hastalığın tedavisi oldukça zordur. Hastalıklarını kabul etmediklerinden ya zorla ya da kandırılarak yakınları tarafından hekime getirilirler. Hekim hastayla güven ilişkisi kurarak hastalığın ortaya çıkış nedenlerini araştırmalıdır. Hekimin hastayla mantık ya da felsefe tartışması yararsızdır. Hasta yakınları ve hekim hastaya karşı dürüst olmalı, kandırmamalı, açık olmalıdır. İlaç tedavileri diğer tedavi modalitelerinden daha başarılıdır. Genellikle antipsikotik grubu ilaçları uzun yıllar kullanmaları gerekir.
Paranoid Bozukluğun Evreleri
1.Erken Dönem
2.Başlangıç Kristalizasyonları Dönemi
3.En Son Kristalizasyon Dönemi
4.Paranoid Davranışlar Dönemi
1.Erken Dönem
Paranoid reaksiyonların uzunca bir süre süren prodrom dönemi vardır. Daima kendilerinin engellendiğini, tehdit edildiği gibi duygularla güvenilecek kimse bulunmadığı inanışı ile kendilerini çevreden çekerler ve çevre ile olan ilişkilerini azaltırlar. Aslında çevredeki insanlara çok fazla gereksinme duyarlar ancak bu gereksinmeyi güvensizlik nedeni ile gideremezler. Gerçekte objektif ilişki kuramayan bu insanlar bu sefer ilişkileri yeniden fakat hezeyanlarla tamir ve telafi gayreti içine girerler ve sıkıntı içine düşerler. Yaşadığı dünya tehlikeli olduğunu ve herşeyin değişmeye başladığını düşünmesiyle beraber kişinin kendisinde bir gariplik olduğu sezilmeye başlanır.
Bu kişiler çevrelerinde bir takım garip şeylerin döndüğünü, bunu anlayamadığını, hiç kimseye güvenemediklerini hissederek, çevrelerinde olup biteni çıkarsamaya çalışırlar. Herşeyin kendileri ile ilgili olduğu ve bir takım gizli anlamlar taşıdığını düşünmeye başlarlar. Aslında ileri sürülen tüm endişe ve korkular kişilerin bilinçdışı impulsları, bunların inkarı ve dışa yansıtılması ile ilgilidir. Hastalar bu yüzden tüm dikkatin kendi üzerlerinde toplandığını sanırlar. Bu dönem oldukça uzun sürer.
2.Başlangıç Kristalizasyon Dönemi
Bu dönemde bir takım düşmanlık duygularının dışa yansıtılması sürdürülür. Bu yansıtma onun savunma sisteminin bir kısmıdır. Hastalar bu dönemde bir takım bilinmeyen nedenler dolayısı ile yalnız bırakılmak istendikleri inancı içerisindedirler. Çevrelerinde bulunan bazı insanların iyi niyetten yoksun olduklarını düşünürler. Kendileri ile sürekli uğraşılmakta ve gözlenilmektedirler.
3.En Son Kristalizasyon Dönemi (Paranoid Yalancı Toplum)
Hasta bu döneme gelinceye kadar kendisi hakkında bu kadar tehlikeli şeyler yapanların kimler olduğunu bilmemektedir. Bu dönemde hastalar kendilerinin tüm bilinç dışı impulslarının (cinsel ve düşmancıl) yansıtıldığı bir “yalancı toplum” yaratırlar. Bu “paranoid pseudo community” hastaya karşi amaçli hareket eden gerçek ve hayali kişilerden kurulu hayali bir organizasyon olup, bu organizasyonlar gizli örgütler, uluslararasi kuruluşlar, siyasi organlar vs olabilir. Bu şekilde diş çevre ile hezeyansal bir temelle yeniden ilişki kurarlar. Şimdi artik düşmanlarini bilmekte ve tanimaktadir. Bu hastalara bir güven duygusu vermektedir. Bilinen bir şeye karşi korku duymak daha kolaydir (Bilinç dişi korkudan ziyade diş dünyada bilinen düşmana karşi korku). Hastalarin projeksiyonuna göre bu yalanci toplum organizasyonu devam ederken gerçek olaylarla degiştirilirler. Bunlar hezeyansal tefsirlerle zenginleştirilirler. Çogu paranoid reksiyonlar bundan daha ileriye gitmezler, bu dönemde kronik bir şekilde kalirlar. Bir kisminda gerçek ilişkilere bir dönüş olabilir.
4.Paranoid Davranişlar Dönemi
Paranoid kişilerin davranişlari normal kişiler tarafindan pek anlaşilamaz. Çünkü bu hareketlerin arkasinda yatan impulslar bilinmez. Akut kizginlik ve şiddet biçimindeki davraniş bozukluklari insanlarin bu kişilerden uzak durmasina neden olur. Bu şekilde yalnizliklari artar. Bazi makamlara şikayetler olabilir. Bu tip hastalar persekütörleri için polisten yardim isteyebilir, savcilara başvurabilirler. Kendileri için bu yalanci toplumdan kaçmak olanaksizlaşmiştir. Çünkü nereye gitseler kendi bilinç dişi düşmanlik impulslarindan kurtulamazlar. Persekütörlerine karşi saldirgan bir tutum takinirlar. Bu nedenle hastanin düşmanlik duydugu kişilere karşi saldirganlik göstermeleri söz konusudur.
kaynak:www.geocities.com
değişik bir uslamlama kullanmalarından dolayı paranoya (para=değişik, noia=düşünme) olarak adlandırılmıştır. Gerçekten ilginç olan bu ruhsal hastalık psikiyatrik sınıflandırmada psikozlar grubunda yer almaktadır. Yani hastanın gerçeği değerlendirme yetisini ileri derecede bozmaktadır. Oldukça seyrek görülen paranoid bozukluk ciddi ve kronik gidiş göstermektedir. Genelde hastaların gerçek olmayan düşünceleri vardır (sanrı) ve bu hastanın hayatını ileri derecede olumsuz etkilemektedir. Bunun dışında hastada neredeyse psikiyatrik bulgu yok denecek kadar azdır. Hastanın tüm yaşamı sanrısına göre ayarlanır. Bu sanrılar çok çeşitli olabilir ve hastanın bir sanrısı vardır. Örneğin kişinin hakkı yenmiştir ve bundan dolayı kişi devamlı mahkemelerde hakkını arar veya hep dava açmakla uğraşır. Ya da kötülük görme (perseküsyon) sanrılarından dolayı birileri tarafından izlendiğini, tuzaklar kurulduğunu, zarar verileceğini düşünür ve hayatı buna göre biçimlenir. Kıskançlık sanrılarıyla eşinin kendisini aldattığını, gizli bir takım ilişkileri olduğunu düşünebilir.
Bu hastalığın en önemli özelliği yukarıda örnek verilen durumları düşünürsek, hastaya mantıklı ve geçerli kanıtlar gösterilse bile hasta sabit ve gerçek dışı düşünceleri olduğuna ikna edilemez. Hatta çoğu kez ikna etme girişimleri ters teperek hastanın size kızgınlık ve düşmanlık duyguları geliştirmesine neden olur. Paranoid hastalar tehlikeli hasta grubu olarak kabul edilebilir. Eğer siz kendinizi bir an hastanın yerine koyarsanız ne kadar rahatsızlık verici tehdit edici bir dış dünyaya karşı, ne kadar gergin bir iç dünyanız olabileceğini farkedebilirsiniz. Bu nedenle bu hasta grubu ani ve ciddi saldırılarda bulunabilir.
Hastalığın tedavisi oldukça zordur. Hastalıklarını kabul etmediklerinden ya zorla ya da kandırılarak yakınları tarafından hekime getirilirler. Hekim hastayla güven ilişkisi kurarak hastalığın ortaya çıkış nedenlerini araştırmalıdır. Hekimin hastayla mantık ya da felsefe tartışması yararsızdır. Hasta yakınları ve hekim hastaya karşı dürüst olmalı, kandırmamalı, açık olmalıdır. İlaç tedavileri diğer tedavi modalitelerinden daha başarılıdır. Genellikle antipsikotik grubu ilaçları uzun yıllar kullanmaları gerekir.
Paranoid Bozukluğun Evreleri
1.Erken Dönem
2.Başlangıç Kristalizasyonları Dönemi
3.En Son Kristalizasyon Dönemi
4.Paranoid Davranışlar Dönemi
1.Erken Dönem
Paranoid reaksiyonların uzunca bir süre süren prodrom dönemi vardır. Daima kendilerinin engellendiğini, tehdit edildiği gibi duygularla güvenilecek kimse bulunmadığı inanışı ile kendilerini çevreden çekerler ve çevre ile olan ilişkilerini azaltırlar. Aslında çevredeki insanlara çok fazla gereksinme duyarlar ancak bu gereksinmeyi güvensizlik nedeni ile gideremezler. Gerçekte objektif ilişki kuramayan bu insanlar bu sefer ilişkileri yeniden fakat hezeyanlarla tamir ve telafi gayreti içine girerler ve sıkıntı içine düşerler. Yaşadığı dünya tehlikeli olduğunu ve herşeyin değişmeye başladığını düşünmesiyle beraber kişinin kendisinde bir gariplik olduğu sezilmeye başlanır.
Bu kişiler çevrelerinde bir takım garip şeylerin döndüğünü, bunu anlayamadığını, hiç kimseye güvenemediklerini hissederek, çevrelerinde olup biteni çıkarsamaya çalışırlar. Herşeyin kendileri ile ilgili olduğu ve bir takım gizli anlamlar taşıdığını düşünmeye başlarlar. Aslında ileri sürülen tüm endişe ve korkular kişilerin bilinçdışı impulsları, bunların inkarı ve dışa yansıtılması ile ilgilidir. Hastalar bu yüzden tüm dikkatin kendi üzerlerinde toplandığını sanırlar. Bu dönem oldukça uzun sürer.
2.Başlangıç Kristalizasyon Dönemi
Bu dönemde bir takım düşmanlık duygularının dışa yansıtılması sürdürülür. Bu yansıtma onun savunma sisteminin bir kısmıdır. Hastalar bu dönemde bir takım bilinmeyen nedenler dolayısı ile yalnız bırakılmak istendikleri inancı içerisindedirler. Çevrelerinde bulunan bazı insanların iyi niyetten yoksun olduklarını düşünürler. Kendileri ile sürekli uğraşılmakta ve gözlenilmektedirler.
3.En Son Kristalizasyon Dönemi (Paranoid Yalancı Toplum)
Hasta bu döneme gelinceye kadar kendisi hakkında bu kadar tehlikeli şeyler yapanların kimler olduğunu bilmemektedir. Bu dönemde hastalar kendilerinin tüm bilinç dışı impulslarının (cinsel ve düşmancıl) yansıtıldığı bir “yalancı toplum” yaratırlar. Bu “paranoid pseudo community” hastaya karşi amaçli hareket eden gerçek ve hayali kişilerden kurulu hayali bir organizasyon olup, bu organizasyonlar gizli örgütler, uluslararasi kuruluşlar, siyasi organlar vs olabilir. Bu şekilde diş çevre ile hezeyansal bir temelle yeniden ilişki kurarlar. Şimdi artik düşmanlarini bilmekte ve tanimaktadir. Bu hastalara bir güven duygusu vermektedir. Bilinen bir şeye karşi korku duymak daha kolaydir (Bilinç dişi korkudan ziyade diş dünyada bilinen düşmana karşi korku). Hastalarin projeksiyonuna göre bu yalanci toplum organizasyonu devam ederken gerçek olaylarla degiştirilirler. Bunlar hezeyansal tefsirlerle zenginleştirilirler. Çogu paranoid reksiyonlar bundan daha ileriye gitmezler, bu dönemde kronik bir şekilde kalirlar. Bir kisminda gerçek ilişkilere bir dönüş olabilir.
4.Paranoid Davranişlar Dönemi
Paranoid kişilerin davranişlari normal kişiler tarafindan pek anlaşilamaz. Çünkü bu hareketlerin arkasinda yatan impulslar bilinmez. Akut kizginlik ve şiddet biçimindeki davraniş bozukluklari insanlarin bu kişilerden uzak durmasina neden olur. Bu şekilde yalnizliklari artar. Bazi makamlara şikayetler olabilir. Bu tip hastalar persekütörleri için polisten yardim isteyebilir, savcilara başvurabilirler. Kendileri için bu yalanci toplumdan kaçmak olanaksizlaşmiştir. Çünkü nereye gitseler kendi bilinç dişi düşmanlik impulslarindan kurtulamazlar. Persekütörlerine karşi saldirgan bir tutum takinirlar. Bu nedenle hastanin düşmanlik duydugu kişilere karşi saldirganlik göstermeleri söz konusudur.
kaynak:www.geocities.com